Bingöl

Bingöl


Bingöl'ün bilinen en eski ismi Cebel-cur dur. Cebel dağ, Cur akan anlamındadır. Bu kelimenin zamanla Çabakçur şeklinde telaffuz edildiği ihtimali kuvvetlidir. Zaten Çabakçur akan temiz su anlamına gelir. Evliya Çelebiye göre bu isim Büyük İskender tarafından verilmiştir. Rivayete göre Büyük İskender vücudundaki dayanılmaz ağrılar için nice hekimlere baş vurduğu halde şifa bulamaz. Bunun üzerine Ab-Ul Hayat (ölümsüz hayat) suyunu aramaya başlar. Uzun aramalardan sonra kaynağı kendisi olmasa da o sudan içip dayanılmaz ağrılardan kurtulur. Faydasını gördüğü bu suya "Makdis lisanı" üzerine cennet suyu anlamına gelen Çabakçur adını verir. Doktorlarına, sizlerin çare bulmadığınız ağrılarıma Allah cennet ırmaklarından deva verdi. Burada benim adıma bir kale yapın ve adını Çabakçur koyun demiştir. Daha sonra çeşitli kaynaklarda Mingöl olarak karşımıza çıkar. Mingöl göller bölgesi anlamındadır. Mingöl kelimesi de zamanla halk tarafından Bingöl şeklinde telaffuz edilmiş bin tane göl anlamındadır. Cumhuriyetin ilanından sonra 1926 yılında Elazığ, 1929 senesinde Muş'a bağlanan Bingöl, 1936 yılında çıkarılan bir kanunla il haline getirildi.

Tarih
Bingöl'ü de içine alan bu bölge, MÖ.1300'lerden başlayarak çeşitli uygarlıkların, kavimlerin göçlerine ve burada yerleşmelerine sahne olmuştur. Yöre tarih boyunca sırası ile Hitit, Urartu, Pers, Makedonya, Seleukos, Roma, Sasani ve Bizans egemenlikleri altına girmiştir. Hititler , MÖ 2000 yıllarında Fırat kenarında Urfa Mardin dolaylarında "Vasukani" şehrini kurmuşlardır. Bu tarihlerde Bingöl ve çevresi Hurrilerin egemenliği altındaydı. Hititlerin yeni krallık döneminde Kral olan "Şuppililuma"nın "Hurri" prensini damat edinmesi üzerine MÖ 1360 yılında , Harput , Bingöl ve Muş, Hitit egemenliği altına girmiştir. Roma İmparatorluğu'nda iç kavgaların başlamasından faydalanan Partlar , Küçük Asya'nın doğusunda yitirdikleri etkinliği yeniden kazanmaya başladılar. Bunun üzerine doğuya sefer yapan İmparator Tiberius burayı bir prens yönetiminde Roma İmparatorluğu'na bağlamıştır (MÖ 20). Yöre , M.S.VII.yüzyıla, Arap akınlarına kadar, Bizanslıların koruduğu Ermeni Prensleri'nce yönetilmiştir. Malazgirt Savaşı (1071) sonrasında Selçuklu yönetimine giren Bingöl, İl sınırları içerisinde en yeni yerleşim birimi ve küçük bir köy durumunda idi. 1080-1121 yıllarında bölge Artukoğulları'nın eline geçmiştir. Akkoyunlu Uzun Hasan Trabzon Rum İmparatoru'nun Kızı Despina ile evlenince Genç ilçesinin yakınlarında ona bir saray yaptırdı. 1474 Otlukbeli Savaşında Uzun Hasan , Fatih Sultan Mehmet'e yenilince bölge Osmanlı hakimiyetine girdi. Fatih'in ölümünden kısa bir süre sonra Şah İsmail bölgeyi ele geçirdi. Ancak 1514 Çaldıran Savaşında Yavuz Sultan Selim'e yenilince bölge yine Osmanlılar'ın eline geçti. 1515'te tamamen Osmanlı topraklarına katıldı.Eski adı Çapakçur olan yerleşim 1848'de Diyarbekir sancağına bağlandı. 1880'de Bitlis'in vilayet olması üzerine bu vilayetin Genç sancağına bağlı bir kaza oldu. 1924'te Genç'in il merkezi yapılmasıyla, Çapakçur buraya bağlı bir ilçe durumuna getirildi. 1925'te geniş bir bölgeyi içerisine alan Şeyh Said Ayaklanması'nın önemli merkezleri Çapakçur, Kığı, Genç ve Solhan'dı. Çapakçur, 1927-1929 yılları arasında Genç'in ilçe yapılıp Elazığ'a bağlanmasıyla Elazığ'a, 1919'da da yeni oluşturulan Muş vilayetine bağlanmıştır. 1936'da Bingöl adı ile il merkezi yapılmıştır.

Coğrafya
Doğu Anadolu Bölgesi Yukarı Fırat bölümünde yer alan Bingöl ili Muş, Erzurum, Erzincan, Tunceli, Elazığ ve Diyarbakır illeri ile çevrilidir. Arazi yapısı dağlık ve engebelidir. İl genelinde yazların sıcak ve kurak, kışları soğuk ve kar yağışlı geçtiği karasal iklim şartları hüküm sürmektedir.İlçeleri;Bingöl (merkez), Adaklı, Genç, Karlıova, Kiğı, Solhan, Yayladere ve Yedisu dur.
Genç İlçesi: İl merkezine 20 km uzaklıkta olan İlçe sınırları içinde, Sürekli (Diyarbug) köyü sınırlarında Pers Hükümdarı tarafından yapıldığı sanılan Daraheni (Kral kızı) Kalesi kalıntıları ile aynı köy sınırları içinde iki kümbet mevcuttur.
Kiğı İlçesi: İl merkezinden uzaklığı 150 km’dir. İlçedeki başlıca tarihi yapılar, 1401-1402 ‘de Akkoyunlu Fahrettin Kutluk Bey’ in oğlu Pir Ali Bey tarafından yaptırılan Kiğı Camii, ilçe merkezinde Eskişehir Mahallesi'nde Balaban Bey Camii ve çeşmesi ile Çanakçı Köyünde Mürsel Paşa Abidesidir.
Solhan İlçesi: İl merkezine 60 km uzaklıktadır. Hazarşah Köyü Aksakal Mezrası mevkiinde bulunan bir doğa harikası olan Yüzen Ada çok ilginç olduğu kadar çok da güzel bir yapıya sahiptir. Gölün ortasında bulunan ada, göl üzerinde hareket etmektedir.
Yayladere İlçesi: İl merkezinden uzaklığı 110 km.dir. İlçede hala birçok orijinal özellikleri bozulmamış olan Cenevizlerden kalma olduğu sanılan tarihi bir kale mevcuttur. Kalkanlı Köyü civarında ise içinde tarihin ilk çağlarında insanların barındığı tahmin edilen duvarları bir çok oyma sanatı ile süslü mağaralar ve bu mağaraların çevrelediği şelale ilgi çekici yerlerdir. 
Yedisu İlçesi: İl merkezine olan uzaklığı 140 km. dir. Doğal güzellikleri arasında Şen Köyü Şelalesi ve Akımlı’ya bağlı perçivenk mıntıkasında bulunan şelale yer almaktadır. 

Gezilecek Yerler:
Akım Yüzen Ada
Solhan İlçesinin Hazarşah Köyü Aksakal Mezrası mevkiinde bulunan bir doğa harikası olan Yüzen Ada çok ilginç olduğu kadar çok da güzel bir yapıya sahiptir. Gölün ortasında bulunan ada, göl üzerinde serbest hareket etme kabiliyetine sahiptir.

Ne Yenir?
Yörede üretilen dut pekmezi ve Bingöl balı tadılmalıdır. Atapark ve Soğuk Çeşme mevkiinde yöresel yemekler yenebilir.

Ne Alınır?
Yörede üretilen dut pekmezi ve Bingöl balı alınabilir.

Yapmadan Dönme...
Yüzen Ada’yı görmeden,
Bingöl Halkoyunlarını izlemeden,
Ata Park ve Soğuk Çeşmede yemek yemeden,
Bingöl Balı ve Dut Pekmezi satın almadan,
Dönmeyin...